Son yıllarda Orta Doğu'da süregelen çatışmalara tanıklık eden dünya, bu süreçte özellikle Filistin’in Gazze bölgesinde yaşanan dramı göz ardı edemiyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyona başladığı günden bu yana, bu bölgedeki yaşam süresi ciddi anlamda azalırken, halkın sağlık durumu da büyük bir krizle karşı karşıya kalmış durumda. Peki, bu durumun temel nedenleri nelerdir? Sürdürülen bu tür askeri operasyonların insan sağlığı üzerindeki etkileri ne ölçüde hissedilmektedir? İşte tüm bu sorulara yanıt ararken, Gazze’deki yaşam koşullarını ve sağlığı olumsuz etkileyen faktörleri irdelemeye çalışacağız.
Gazze, 365 kilometrekarelik bir alana sahip olmasına rağmen, içerisinde barındırdığı yoğun nüfus, bölgenin zaten zayıf olan sağlık altyapısını daha da güçsüzleştirmiştir. 2 milyonun üzerinde insanın yaşadığı bu sıkışık alan, günlük hayatta yaşanan sorunların yanı sıra gıda, su ve sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında da ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Öncelikle gıda güvenliği meselesine baktığımızda, uzun süredir süregelen ablukalar, tarımsal üretimin neredeyse tamamen yok olmasına yol açtı. Yetersiz gıda alımı, bireylerin bağışıklık sistemlerini zayıflatarak hastalıklara karşı savunmasız hale gelmelerine neden olabiliyor. Bu durum, özellikle çocuklar ve yaşlılar için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Savaşın yıkıcı etkileri, bölgedeki sağlık sektörünü de derinden etkilemiştir. Hastanelerin sürekli saldırı altında olması, tıbbi malzeme ve çalışan eksiklikleri, Gazze’deki insanların sağlık hizmetine erişimini büyük ölçüde sınırlamaktadır. Sıfıra inen sağlık hizmetleri, kalp hastalığı, diyabet gibi kronik hastalıkları olan bireylerin tedavi süreçlerini olumsuz etkiliyor. Ayrıca, yaralanmalar ve akut sağlık sorunları için de hastaneler yetersiz kalıyor. Bu durumu göz önünde bulundurursak, Gazze’de yaşam süresinin ciddi oranlarda azaldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Yaşanan fiziksel yıkımın yanı sıra, psikolojik etkiler de göz ardı edilmemelidir. Sürekli bombardıman altında yaşayan bir toplum, travma ve kaygı bozukluklarıyla başa çıkmak zorunda kalmaktadır. Çocuklar, gün geçtikçe artan stres ve travmalar nedeniyle zihinsel olarak büyük bir baskı altında kalmakta, bu da onların eğitim ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Birçok çocuk, yaşadıkları savaşın etkisiyle uyku bozuklukları ve davranış problemleri yaşamaktadır. Bu durum, eğitim sisteminin yanı sıra toplumun geleceğine dair de büyük belirsizlikler yaratıyor.
Her geçen gün çatışmanın şiddeti artarken, düşen yaşam süreleri ve artan sağlık sorunları, Gazze halkının uluslararası toplum tarafından sesinin duyulmasını gerektiren bir durum haline geliyor. Çatışmalara son verilmesi ve barışın sağlanması yönündeki çağrılar, bölgedeki mareşal ve engellerle dolu bir yol gibi görünse de, Gazze halkının insanlık adına umut dolu bir geleceğe sahip olabilmesi için bu mücadele şart. Sağlık, gıda ve temel ihtiyaçlar gibi konularda yaşanan sorunların bir an önce çözülmesi, yaralı düşmüş olan bu toplumu yeniden ayağa kaldırmak için kritik bir nokta olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü askeri operasyonlar, bölgede yaşam sürelerini tehdit ederken, insan sağlığı üzerinde de tarifi zor olan olumsuz etkiler bırakmaktadır. Tüm bu yaşananlarda, uluslararası aktörlerin nasıl bir rol oynayacağı sorusu büyük bir önem arz ediyor. Gazze halkının sesi duyulmadan bu savaşın sona ermesi ve barışın sağlanması imkansız görünüyor. Geçmişten ders alarak, şimdi geleceğe yönelik adımlar atma zamanı geldi. Umut dolu bir geleceğin temelleri, anıların yeniden inşa edilmesiyle başlayabilir.