İran'da yaşanan ve ülkenin gündemini alt üst eden Kara Dul cinayetleri, sessizce ilerleyen bir drama dönüşüyor. Eşlerini birbiri ardına kaybeden 40 yaşındaki "Kara Dul", 11 eşini de "aynı sebepten" öldürdüğünü mahkemede yaptığı açıklamalarla duyurdu. Bu süreçte bilgi edinmek ve katilin motivasyonunu anlamak isteyen toplum, bu akıl almaz olayın ardında yatan karmaşık duygusal ve psikolojik nedenleri merak etme noktasına geldi.
İranlı kadın, gerçek ismiyle Zeynab, yıllardır süren bir hayat mücadelesinin içindeydi. Ailevi sorunlar, maddi sıkıntılar ve sosyal baskılarla baş etmeye çalışan Zeynab, evlilik yaptığı her bir adamın hayatına son vermesiyle ilgili derin bir tatmin yaşıyor gibi görünüyordu. Ancak Zeynab'ın avukatları, onun bu eylemlerinin ardında derin bir psikolojik travma ve bağımlılık olduğunu iddia ediyor. İlk eşini kaybettikten sonra Zeynab, intihar düşünceleri ile yüzleşen bir kadına dönüşmüş ve sonrasında 11 eşinin yaşamına da son vermişti. Mahkemedeki ifadesinde, 'Onların bana olan sevgisi beni boğuyordu, bu yüzden onları öldürmek zorunda kaldım' demesi, media ve halk arasında geniş yankı uyandırdı.
İran'da yaşanan bu olayla birlikte, infial yaratan detaylar ortaya çıktı. Zeynab'ın öldürdüğü eşlerinin hepsinin hayatında farklı dönemlerde stres kaynağı olduğu anlaşıldı. İki eşinin altındaki yatan sebep, maddi sıkıntılardı; diğerleri ise Zeynab’ı kontrol altında tutmaya çalışan davranışlarıydı. Fakat Zeynab’ın ifadesinde ortaya çıkan en büyük şaşırtıcı nokta, eşlerinin ona karşı olan aşırı sevgi ve ilgi göstermeleri. Bu durum, Zeynab tarafından bir tehdit olarak algılanıyordu. Zeynab, duygusal bir bağ kurmadan evlilikler yaşayarak, sevginin onu hapseden bir geleneğe dönüşmesini istemiyordu. Bu durum, onu sürekli bir kafa karışıklığı içinde yaşamaya zorladı. Bu hislerle baş edemediği için ise her bir eşi hayatından çıkarmayı tercih etti. Mahkemedeki ifadeleri, sadece hüzün ve korku yaratmakla kalmayıp, Zeynab’ın derin bir akıl sağlığı sorunu yaşadığını da gözler önüne serdi.
Kara Dul'un cinayetleri, çevresi ve toplumu üzerinde büyük bir etki yarattı. İran'da kadın cinayetleri üzerine tartışmalar yeniden alevlenirken, Zeynab'ın hikayesi, toplum içinde cinsiyet temelli şiddetin ve kadına yönelik baskının sorgulanmasına yol açtı. Sosyal medya platformlarında Zeynab’a yönelik karmaşık duygular ortaya çıkmışken, bazıları onu bir cani olarak değerlendirirken, bazıları ise psikolojik olarak zor bir dönem geçiren bir kadın olarak destekliyor. Bu karmaşık durum, toplumda kadınların erkek egemen sistemler karşısında yaşadıkları sorunları yeniden gündeme taşıdı. Zeynab'ın cinayetleri, sadece bir suç hikayesi değildir; aynı zamanda bir sosyolojik araştırma konusu ve kadının toplum içindeki konumunu sorgulayan bir olgu haline geldi.
Sonuç olarak, İranlı Kara Dul’un cinayetleri, birçok kadının yaşadığı baskı ve çaresizliğin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bu durum, kadına yönelik şiddetin çok boyutlu bir sorun olduğunu ve bu sorunla başa çıkmanın sadece hukuk değil, aynı zamanda kültürel ve psikolojik bir yaklaşımı da gerektirdiğini ortaya koyuyor. Zeynab'ın hikayesi, sadece bir cinayet davası olmanın ötesinde, İran'da kadınların sosyo-ekonomik durumunu ve psikolojik sağlıklarını sorgulatacak derin bir zemin oluşturuyor.