Diyarbakır'da bulunan Saint George Kilisesi, uzun yıllar boyunca, tarihi ve kültürel kimliğiyle kentin önemli simgelerinden biri olmuştur. Ancak, son zamanlarda ortaya çıkan yeni bir kitabe, bu tarihi yapının geçmişiyle ilgili tartışmaları alevlendirmiştir. Bu kitabe, kilisenin hiç zamanında bir hamam olarak kullanılmadığını ispatlayan belgeler sunarak, bölgenin tarihi üzerindeki efsaneleri de sorgulatmaktadır.
Saint George Kilisesi, Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesinde yer almakta ve M.S. 4. yüzyıla kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Ermeni Apostolik Kilisesi'ne ait olan bu yapı, mimarisiyle dikkat çekmektedir. Zamanla birçok yapısal değişiklik geçirmiş olsa da, kilisenin genel yapısı ve motifleri, bölgedeki Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Ancak, özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren, yapının çeşitli işlevlerde kullanıldığına dair bazı iddialar ortaya atılmış, bu durum kentin tarihî mirası üzerinde tartışmalara yol açmıştır.
Son günlerde yapılan kazılarda bulunan kitabe, Saint George Kilisesi'nin hamam olarak kullanıldığına dair önceden var olan bütün iddiaları çürütmektedir. Kitabede yer alan metin, kilisenin inşa amaçlarını, özel işlevini ve tarih içindeki yerine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Uzmanlar tarafından incelenen kitabe, Ermenice yazılmış olmasıyla da dikkat çekmektedir. Bu durum, kilisenin tarihi bağlamı içinde kilisenin Hristiyanlık üzerindeki yerini pekiştirmektedir. Ayrıca, kitabenin Tarragona'daki benzer örneklerle olan bağlantıları, bölgedeki tarihi yapıların seyri ve yapıları arasındaki ilişkilere dair yenilikçi yorumlar ortaya koymaktadır.
Kitabenin ortaya çıkışı, Diyarbakır'daki tarih araştırmalarını da canlandırmış durumdadır. Tarihçiler, kentin tarihi üzerinden kurgulanan mitleri bir kenara bırakarak, somut gerçeklerin ışığında yorumlamaların yenilenmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu kitabe sayesinde, hem Saint George Kilisesi’nin hem de Diyarbakır’ın tarihi açısından önemli bir adım atılacağı düşünülüyor. Bu yeni bilgi akışı, Diyarbakır’ı ziyaret eden yerli ve yabancı turistler açısından da büyük bir merak uyandıracak.
Saint George Kilisesi’nin tarihi ve kültürel özelliği göz önüne alındığında, bu tür buluntuların korunması ve kamuoyuna sunulması büyük önem taşımaktadır. Kitabe üzerine yapılacak detaylı incelemeler, hem yerel hem de uluslararası tarih araştırmalarına katkı sağlayacak ve bölgenin kadim halklarının kültürel mirasını ön plana çıkaracaktır. Özellikle Hristiyanlık tarihine dair birçok anahtar bilgi sunan bu tür belgelerin varlığı, Diyarbakır’ın dünya tarihi içindeki yerinin yeniden değerlendirilmesine yol açacak bir fırsat sunduğu kabul edilmektedir.
Diyarbakır’ın tarihî kimliğini belirleyen yapılar, sadece geçmişi yansıtmakla kalmayıp, günümüzde de kültürel ve sosyal bir ifademesi olmaktadır. Bu açık hava müzesi niteliğindeki kentte, Saint George Kilisesi gibi yapılar, tarihî ve dini değeriyle öne çıkmakta ve hem akademik çevreler hem de ziyaretçiler tarafından ilgiyle incelenmektedir.
Sonuç olarak, Saint George Kilisesi’nin bir hamam olarak kullanılmadığını kanıtlayan bu kitabe, sadece yapının tarihiyle ilgili değil, aynı zamanda Diyarbakır’ın çok katmanlı kültürel geçmişi üzerindeki tartışmaları da derinleştirecek bir belge olmuştur. Kentin gelecekteki tarihî araştırmaları için önemli bir referans olacak bu buluntu, tarihin yeniden yorumlanması açısından da bir fırsat yaratmaktadır. Dolayısıyla, hem yerel yönetimlere hem de ilgili kurumlara düşen görev, bu mirası koruma ve gelecek nesillere aktarma noktasında gerekli adımları atmaktır.